22 Kasım 2011 Salı

Bardak.


   Bir bardak ve sürahi... Hayatın içindeki belki de en sıradan iki nesne... Ama o gün, tüm sıradanlığını kaybetti bu iki nesne. Onun hayatındaki o sıra dışı günün, iki simgesi haline geliverdiler. 

   Aslında sadece suyu taşırmıştı o gün. Dikkatsizlik diye geçebilecekken, bir anda gözleri doldu. Evet, suyu taşırdığı içindi tüm bu hüzün. Ziyan ettiği o su damlalarınaydı, yanaklarından süzülmesine ramak kalmış o göz yaşları.
   İçi boş bir bardaktı aslında uzun süredir o. Şekli hiç değişmeyen, kırılmasına izin verilmemiş, rengarenk bir bardak. Şeffaflığıyla övünen bir bardak. İçi boş bir bardak... Sürahi ise duygularla doldurulmuş bir hayat... İçindeki boşlukları, ihtiyacına göre dolduruyordu işte sürahiden. Canı o gün ne isterse onu dolduruyordu. Suyu taşırdığı gün de ihtiyacı olan sevgiydi. Her zaman yaptığı gibi doldurdu bardağını, taşıracağını aklından bile geçirmeden. Kendi bile fark edemeden su taştı, bangonun üzerinde nehirler gibi yolunu buldu, yayıldıkça yayıldı. O, sadece baktı, izledi suyun akışını, durduramadı.
   Bangonun üzeri ziyan edilmiş sevgilerle doldu. Gözlerinde aniden o gözyaşları belirdi. Bir bezle silenecek kadar basit miydi her şey? Evet, suyu taşırmıştı ve ziyan etmişti sevgileri. Geçmişine ait bu sevgi ziyanlarını, sarı bir bezle silmek mümkün müydü? Ne kadar göz yaşı dökse de, doldurabilecek miydi sürahisini tekrardan?
   Gözleri doldu, ziyan ettiği onca aşk, sevgi için. Eninde sonunda yapacağı iş bangoyu, o sarı bezle silmekti. Kurumaya bırakmayı tercih etse, suyun bango üzerinde bıraktığı izleri görecekti her gün. Sarı bez gene silecekti tüm izleri. Fakat, bir gün o da isyan bayrağını çekip bağıracaktı ona: "daha fazla emecek takatim yok!"
   Sarı bez sesini çıkarmadan görevini yerine getirdi. O görevini yerine getirirken, göz yaşları hala aslıydı kirpiklerinin arasında, düşmeden öylece duruyorlardı orada. Yarısına kadar boşalmış sürahi de sesini çıkarmadan onu izliyordu, tekrar doldurulmayı bekleyerek. 
   İhtiyacı olanı fazlasıyla almış, fazlasıyla da ziyan etmişti. Bangoyu temizledi, mutfağın ışını söndürüp yatağına geri döndü. Sabah temiz bangonun üzerinde boş bir bardak ve yarısına kadar dolu olan bir sürahi onu bekliyor olacaktı. 
   Sarı bez ise, tüm geceyi kurumakla (unutmakla) geçirerek, kuru bir şekilde çıkacaktı karşısına, yeni ziyanların izlerini silmek için.
   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder