8 Ağustos 2012 Çarşamba

Zaman.sız

 http://jjuuhhaa.deviantart.com

   Her şeye çok çabuk alışıyorum. Böylece zaman çabucak geçiveriyor. Ama bu durumdan biraz korkuyorum, alışmak istemediğim şeylere de bir gün alışırsam diye. Bir ortama, duruma bu kadar çabuk adapte olup, o ortam veya durumda hemen kaybolabilmek, tehlikeli ama rahatltıcı bir duygu. 

   Neyse, İzmir'den bildiriyorum şu an. 

   Hava şüphesiz sıcak. Fakat gelmeden önce herkes o kadar abartılı anlattı ki bu sıcağı, sanırım pskolojik olarak Ankara'da yaşadıktan sonra, buradaki sıcak beni pek etkilememeye başladı. 
   Anneannem de daha iyi, İzmir'e gelip de beni en çok mutlu eden şey bu oldu. Lakin dedem... Bilemiyorum. Aslında ikisi de çok farklı bir dünyadalar şu an, burada değiller. Sanki geçmişin mutlu anılarında asılı kalmışlar. Yıllarca çalışarak aldığı biricik evinde oturan sevgili dedem, burasının kendi evi olmadığını, artık kendi evine gitmek istediği söylüyor anneanneme sürekli. Kimse anlamıyor onu, ama ben anlıyorum. Gerçekten de orası artık onun evi değil ki... Gülüşmelerimiz, bol dedikodulu balkon keyiflerimiz yok ki artık o evde. Yapaylık var, hastalıklarını onlara hissettirmemeye çalışan evlatları, torunları, hasta bakıcıları var. Herkes onların hasta olduğunu söylüyor. Ama değiller ki... Onlar sadece farklı bir dünyada yaşamayı tercih ettiler. Yılların biriktirdiği o acıları kenara atıp, kendi dünyalarına çekildiler. Bedenleri bizim yanımızda, zihinleri ise ara ara yanımıza uğruyor. Ama mutlulular. Tam olarak olmasa da mutlulular. Annem ve babam da, bu akışın içinde çok fazla kayboluyorlar. Sanırım onların kendilerine ait bir dünyaları bile yok, gerçeklerle yaşıyorlar sadece, oradan oraya koşturuyorlar, yoruluyorlar. Ben mi nasılım? Dediğim gibi, alışıyorum. Ben de kendi dünyamda her şeyin daha kolay olması için, alışmayı tercih ediyorum.

   Etrafımdaki herkes, farklı zaman dilimlerinde, farklı hayatlar yaşıyor sanki. Aramızda, hiçbir yere ait olmayan vatansızlar gibi, zamansızlar da var. Ben zamansız mıyım, yoksa zamanın ta kendisi mi oldum bilemiyorum. Kendime ait bir zaman yaratamadım; anneannemin, dedemin, annemin, babamın, ablamın, hepsinin anılarına karışıp o zamandaki i oluyorum onlar için. Dostlarım için onların sevdikleri şimdiki zamana ayak uydurmaya çalışıyorum. Sevgilim için gelecek zamanda yaşıyorum, döneceği günü bekliyorum. Bilemiyorum, başkaları için zamanın ta kendisi oldum galiba. Kendim için ise, salt kendime ait bir zaman dilimi yaratamıyorum. 

   Zamansızım.
   Her şeye bu kadar çabuk alışmam, bundan galiba.

4 Ağustos 2012 Cumartesi

Mutlu bir günün ardından...

   Bugün pek güzel bir gündü. Sevgili g hariç, tüm dostlarım yanımdaydı. Balkonumuzda saatlerce konuştuk, dertleştik. Elektrik kesintisinden de istifade edip, mum ışığında dışarıyı izledik, yağmurun huzurlu sesini dinledik. Geleceğe dair hayaller kurduk. Şimdi daha ait hissediyorum kendimi bu eve. Yaşanmışlık olmayan bir evde, pek nefes alamıyorum. Ankara onlarla güzel, hayatım onlarla güzel...

   Dostlarım, Ankara'daki biricik ailem... 
   O kadar severim ki sizi...

1 Ağustos 2012 Çarşamba