26 Ekim 2013 Cumartesi

 
 
Hayatın bana zorla dayattığı değişimi, iliklerime kadar hissediyorum bu aralar.
Radikal değişikliklerin ortasında buldum kendimi. Dilediğim gibi çizebildiğim, boyayabildiğim bir hayatım yok sanki. İpler Tanrı'nın elindeymiş de sanki, kukla gibi oradan oraya gidiyormuşum gibi.
 
Mutluluk-mutsuzluk arasında sürekli gelgitlerdeyim, hangisinde duracağım önemli değil, yeter ki sabitleneyim artık.
 
Kendimi, kendi evimde, kendi hayatımda o kadar yalnız hissediyorum ki. Nerede dursam olmuyor, eğreti oluyorum. Başkalarının hayatında ise zaten ait hissettiğim bir hayatım yok.
 
Aslında en doğru cümle şu sanırım: Hayatım yok!
 
İnsanların kendileri için kurdukları kabukları aşmaya çalışıyorum. O kabukların tırtıklarına tutunmaya çalışıyorum. Yok, aitlik duygusu artık yok.
 
Her şeyi, tüm sorumluluk ve rollerimi olması gerektiği gibi yerine getiriyorum. O kadar.
 
Yalnızlıktan, yapayalnızlığa terfi edildim. Düzen ve huzur istiyorum. Belki birazcık da anlayış...

28 Mart 2013 Perşembe


   4 ay... 
   Yazmayalı tam 4 ay olmuş, bana yıllar gibi geldi nedense. Şifremi unutacak kadar hayatımdan çıkarmışım burayı. Kendimle konuşmaktan korkuyorum sanırım. 

   Bu sürede fark ettim ki, hayatta bazı şeyeler içi çürümüş ceviz gibi. Dıştan bakınca afilli... Hevesle içini açtığındaysa çürümüş ceviz parçaları... Aynı, Kinder Sürpriz'den, reklamlarındaki oyuncakları beklerden, saçma salak bir yap boz parçasının çıkması gibi...

   İşte, fark ederken tüm bunları, o çürümüş ceviz parçası olmanın kıyısında duruyorum. Bir adım ileri atsam, içim boşalacak. Bir adım geri atmaya ise cesaretim yok.

   Kararlar, kararlar, kararlar...
   Hayat, kararlar toplamı olmasaydı, daha mı rahat olurdu ki? 
   Onun kararı, senin kararın, benim kararım, yığınların kararı... Ve aslında gene dönüp dolaşıp kararsızlık noktasındayız. Birbirini tetikleyen kararlar dizisinin, hepimizi sürüklediği yer aynı.

   Tam böyle bir noktadayken, demeyi hiç sevmediğim ama şu anki durumuma en yakışan kelimeyle başlayan bir cümle çıkıveriyor ağzımdan:
    Keşke, şu hayatta kendimi daha iyi tanıyacak, daha fazla vaktim olsaydı. -Şimdi daha rahat karar verirdim belki-