28 Nisan 2012 Cumartesi

Hissizim.

Dansı bilmem, ama şarkı çok iyi.

   Hissizim. Herkese karşı hissizim. Konuşmak bile bu aralar o kadar anlamsız geliyor ki bana. Ağzımdan çıkan her bir kelimenin, anlattığım her bir hikayenin bendeki anlamı o kadar büyük ki, paylaşırsam, anlamayacaklar, onların kelimeleri arasında kaybolup gidecekler diye korkuyorum. "Gereği yok" diyorum, "sus i, bir anlamı yok kendini anlatmanın. Sen anlatmadan da seni anlayacak birileri bir gün nasılsa. Kelimeler çok değerli, senin kelimelerin senin için çok değerli. Değersizleşmesine izin verme ve sus. Dinle sadece. Ruhuna yeni kelimeler kat. Diğerlerinin hayatlarını kafanda yaşa onlarca kez. Memnun ol bundan da. Her bir hayatı, bambaşka ve farklı hallerde yaşa içinde."

   Hissizim. Herkese karşı hissizim.
   Ama o kadar çok hayat var ki içimde... Bazen hayat beni boğuyor. Tutunamıyorum. Ellerim acıyor. Canım acıyor. 

   Gözyaşlarım... 

   Evet, hissizim.
   Yalnızım ve hissizim. 

   Kapalı bir hava hakim bedenimde. Yer yer yağışlı... Güneşi göremiyorum. Deniyorum, ama göremiyorum. Boş bir duvara bakıyorum. Sessizlik var, tek bir tık bile duymuyorum. Mutluyum. Ama her geçen gün, tek tek geçen o anlayamadığım her geçen gün, öldürüyor beni. Alıyor benden bir şeyleri. Geriye getiriyor mu, yerine bir şey koyuyor mu, bilemiyorum.

   Hayata boğuldum. Nefes alamıyorum. Hissetmiyorum artık bedenimi. Asılı kaldım ruhumun derinliklerinde, hareket edemiyorum. Ve kalbime sancılar giriyor. Yavaş yavaş ölüyorum. 

   Yeniden doğabilecek miyim, bilemiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder