15 Nisan 2012 Pazar

.



    İçimi oyuyorlar. Gereksiz ne varsa atıyorlar. Kırıyorlar, kazıyorlar, yıkıyorlar, iyi de yapıyorlar.
    Ama içimde o kadar çok boşluk var ki şimdi... Dolduramıyorum.

   Hayatımın temellerini sarstılar. Her şey yıkıldı, her şey anlamsızlaştı. İşte bu yüzden artık yaklaşamıyorum kimseye. O kadar uzağım, soğuğum ki...  

    İçim sıkılıyor. 
   Bütün gün yataktan çıkmamak, 18 saat uyumak, 12 saat film izlemek, saatlerce kitap okuyup sızmak, tek başına dakikalarca yürümek... Daha anlamlı, o kimselerle birlikte olmaktan. Yoruyorlar beni, sömürüyorlar, çekiyorlar enerjimi. Suçlamıyorum da. Değiştim ben, değişmeyenlerin arasında. Çok değiştim, değişmeyi çok da istedim. Yeni kendimle mutluyum sanırım. Ama o kadar kendimleyim ki, insanlara yaklaşamıyorum. Kaçıyorum.

   Bir yandan da o kadar istiyorum ki, elimden tutsun biri. Fena olmazdı yalnızlığıma küçük bir ortak dahil etsem. Sonra bir korku kaplıyor her yanımı. İşte o anda fark ediyorum, bir birlikteliği sona erdirip yalnızlığa düşmek daha kolaymış, en zoru; yalnızlıktan çıkıp bir birlikteliğe kucak açmakmış.

   Boşluklarla doluyum. Bir türlü tam olarak dolduramıyorum. 
   Kendimi bir bardak olarak hayal ediyorum. Boş tarafına mı odaklanmalıyım, dolu tarafına mı, bilemiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder